Kimlere kurban kesmek vâcibdir?
Mukîm olan, seferde olmıyan, âkıl-bâlig, hür, müslüman erkek ve
kadının, ihtiyaç eşyasından fazla nisâb miktarı malı veya parası varsa,
kurban kesmeleri vâcibdir. Kurban, koyun, keçi, sığırr, deveden birini,
kurban bayramının ilk üç gününde, kurban niyeti ile kesmek demektir.
Seferî olan zenginin veya durumu müsâit olan fakîrin, kurban kesmesinde hiçbir mahzûr yoktur. Çok iyi olur, sevâb olur.
Neler ihtiyaç eşyasına girer?
İhtiyaç eşyası demek, kıymetleri ne kadar çok olursa olsun, bir ev, bir
aylık yiyecek, her yıl üç kat elbise, çamaşır, evde kullanılan eşya ve
âletler, binecek vâsıtası, meslek kitapları ve ödeyeceği borçlarıdır.
Bu eşyaların mevcut olması şart değildir. Eğer mevcut iseler, zekât ve
kurban için nisâb hesâbına katılmazlar.
Ticâret için olmayan, ihtiyacından artan eşya, evindeki süs eşyası,
yere serili olmayan halılar, kullanılmayan fazla ev eşyası, san'at ve
ticâret âletleri, kurban için ihtiyaç eşyası sayılmaz. Bunlar, fıtra ve
kurban için, nisâb hesâbına katılır.
Tarlasından aldığı mahsûl veya tarlanın, evin, dükkânın, atelyenin,
kamyonun bir senelik kirâsı, ne kadar çok olursa olsun, bir yılıIk ev
ihtiyacını veya aylık geliri, aylık ihtiyacını ve kul borcunu
karşılamıyan kimse, İmâm-ı Muhammed hazretlerine göre, fakîrdir. Fetvâ
da böyledir.
İmâm-ı a'zama göre ise zengin sayılır. Çünkü, mülkü olan tarlanın ve bu
demirbaş malların değeri, ihtiyacın karşılar ve nisâb kadar da artar.
Bunun, kirâyı her alışta, bir miktar ayırıp, biriktirerek kurban
kesmesi lâzımdır. Ya'nî, büyük sevâba kavuşması lâzımdır. Fıtra vermez
ve kurban kesmezse, imâm-ı Muhammed'e göre, günâhtan kurtulur.
Aldığı kira ile güç geçinen kimse, nisâba mâlik ise, para biriktirip,
kurban kesmelidir. Etin hepsini kavurma yapıp, birkaç ay et parasından
biriktirerek, gelecek yılın fıtra ve kurban parası olarak saklamalıdır.
Böylece, kurban sevâbından mahrûm kalmamalıdır.
Bir sığırı en fazla yedi kişi ortak olarak kesebilir. Bunlara, nâfile kurban, adak veya akîka da ortak edilebilir.
Zenginin satın aldığına, sonradan ortak olmak câiz ise de mekrûhtur.
Hiçbirinin hissesi yedidebirden az olmamalıdır. Sekiz kişinin yedi
sığırı veya iki kişinin iki koyunu ortak satın almaları câiz olmaz.
Çünkü, herbirinin her hayvanda hissesi vardır.
Kurbanlık hayvanda aranan vasıflar ve dikkat edilecek husûslar şunlardır:
Bir gözü görmiyen, topal olup yürüyemiyen, dişlerinin yarısı yok olan,
gözünün, kulağının veya kuyruğunun çoğu, ön veya arka bir ayağı
kesilmiş olan, çok zayıf olan hayvan kurban olmaz.
Koyunun, keçinin bir yaşını, sığırın iki yaşını geçmiş olması lâzımdır.
Altı ayı geçmiş koyun, iri, semiz ise, câiz olur. Kesilen hayvandan
çıkan yavru diri ise, kesmek lâzımdır. Ölü ise, yenmez.
Satın alırken kusûrlu ise veya kesmeye uygun olarak alınıp sonradan,
kesmeye mâni' bir kusûr hâsıl olursa, zengin kimse bir başkasını alıp
keser.
Adak olan kurban kusûrlu olursa, zengin de, fakîr de onu keser. Adak ölürse, başka almaları îcâb etmez.
Kurbanını bir hayır cemiyetine vermek istiyen kimse, parasını veya
kurbanını götürüp, bu işle vazîfeli memûra teslîm ederken, "Allah
rızâsı için, bayram veya nezir (adak) kurbanımı almaya, aldırmaya,
kesmeye ve dilediğine kestirmeye ve etini ve derisini dilediğine
vermeye seni umûmî vekîl ettim" demelidir.
Vekâlet, mektupla, faksla veya telefonla da verilir. Kurban parası, önceden verilebildiği gibi, daha sonra da gönderilebilir.
Vazîfeli kimse, gelen kurbana bir numara başlar. Bu numarayı ve kurban
sâhibinin ismini deftere yazar. Kesilirken, sahiplerinin ismini
söyliyerek kasapları vekîl eder. Ancak böyle kesilen kurbanlar sahîh
olur. Etleri dilediği kimselere ve derileri bir fakîr vazîfeliye verir.
Bu fakîr, derilerin kıymeti ile, nisâb miktarına mâlik olmadan önce,
elindekileri toptan, dilediğine hediye eder. Bu da satar. Paraları arzû
edilen yere verilir. Fakîrin, kendisine verilen derileri satması veya
hediye etmesi câizdir.
Kurban kesmesini bilmiyen, başkasına (Allah rızâsı için bayram
kurbanımı kesmeye seni vekîl ettim) demesi ve kalben de niyet etmesi
lâzımdır. Eğer kurbanı da başkasına aldıracaksa, kurbanı alacak kimse
de, kesmeyi bilmediği için başkasına kestirecekse, (Allah rızâsı için
bayram kurbanımı almaya, aldırmaya, kesmeye ve kestirmeye seni umûmî
vekîl ettim) der.
Kurban, bayramın birinci günü bayram namazı kılındıktan sonra, üçüncü günü güneş batıncaya kadar kesilebilir.
Bayramda Kesilememiş ise
Bayram kurbanını üçüncü günün akşamına kadar kesmiyen kimse, kurbanı
satın almışsa, canlı olarak kendini veya kıymetini gümüş veya altın
olarak fakîrlere verir. Bayramdan sonra keser ise, etinden kendi
yiyemez. Hepsini fakîrlere dağıtır.
Etin tamamının kıymeti canlı kıymetinden az ise, değer farkını da
sadaka verir. Satın almamış ise, orta derecede bir kurban değerini
fakîrlere verir. Böylece, cezâdan kurtulur ise de, kurban kesmek
sevâbını kazanamaz.
Kurban kesilmeden önce, yününden, sütünden istifâde câiz değildir.
Vaktinden önce kesip, etinden yemek ve zenginlere yedirmek de helâl
değildir. Bunlar fakîrlere verilir.
Adak kurbanı
Bayram kurbanından başka bir de nezir [adak] kurbanı vardır. Adak
yaparken kurban kelimesini söylemeyip de, filan işim olursa, Allah
rızâsı için bir koç keseceğim diyen, dileği hasıl olunca, bayramı
beklemeden kesebilir. Kurban hayvanı fakîrlere veya hayır cemiyetlerine
diri olarak verilmez. Mutlaka kesilmesi gerekir.
Kurban kesilirken nelere dikkat edilir?
Kurban satın alınırken, (Bayram günü kesmesi vâcib olan kurbanı almaya)
niyet etmelidir. Bunu keserken, tekrar niyet etmesi şart değildir.
Hayvanı keserken üç kerre bayram tekbîri okunur. Sonra "Bismillahi
Allahü ekber" diyerek, hayvanın boğazının herhangi bir yerinden
kesilir. "Bismillahi" derken, (h) yi belli etmek lâzımdır.
Hayvanın boğazında "Merî" denilen yemek borusu, "Hulkûm" denilen hava
borusu ve "Evdâc" denilen iki yanda birer kan damarı vardır. Bu dört
borudan üçü bir anda kesilmelidir. Kesenin de kıbleye karşı dönmesi
sünnettir.
Hayvan tamamen ölüp, çırpınması durmadan, kafasını koparmak ve derisini
yüzmeye başlamak da mekrûhtur. Kesmesini bilenin kendi kesmesi
müstehabdır. Bilmiyenin, vekîline kestirmesi ve kesilirken yanında
bulunup, (En'âm) sûresinin yüzaltmışikinci "İnne salâtî" âyetini "lâ
şerîke leh"e kadar okuması müstehabdır.