Yaşadığı facialar yüzünden deliren, üstüne üstlük bizi de buna alet
edip ortalığı birbirine katan Max Payne (MP), hızını alamamış olacak ki
üçüncü oyunuyla, kötü kalplilere kendi bildikleri yöntemlerle, barut ve
çelikle tekrar gerekli cevabı vermek için dönüyor.
İşini,
ailesini ve hayatını, kısacası her şeyini yitiren Max bize neler
getiriyor? En son 2003’te gördüğümüz Max, son 12 yılda oldukça
değişmiş; neredeyse tanınmaz halde. Hayatın zorlukları ve şeytani
düşmanlarının yüzünde bıraktıkları, birkaç basit kırışıklıktan ibaret
değil. Kilo kaybetmiş, saçlarını da... Sakallı, ince ve kaslı yapısı
ile eski bir polisten çok kanun kaçağına benziyor. Bu adama ne oldu da
bu hale geldi? Karakterin bu kadar değiştirilmesinin riskli olduğunu
belirten Rockstar Sanat Yönetmeni Rob Nelson, şunları ekliyor:
“Başarılı olmuş ve kült haline gelmiş bir eserin ana karakterinde bu
kadar temel değişiklikler yapmak gerçekten ustalık isteyen, dikkat
gerektiren bir iş.” Oyunun ve dolayısıyla Max’in benimsenen ve
beğenilen yanlarını korumak zorunda olduklarını belirten Nelson, aynı
zamanda değişim ve gelişimin de şart olduğunu belirtiyor. Oyunun
haklarını Remedy’den satın alan Rockstar, zaten vahşet içerikli
aksiyonlarda kendini birçok kez kanıtladı. Oyunun eski yapımcısının
yaptıkları işe saygı duyduklarını belirten Nelson, yeni oyunun da
önceki oyunların yıllar önce yarattığı etkiyi yaratacağından oldukça
emin.
Projenin
güçlüğü tartışılmaz. Rockstar’ın aksiyon konusunda olmasa da, kurgu ve
hikaye konusunda ilk iki oyunun başardıklarına ulaşması gerçekten güç.
Ancak firma bu tarz yüksek beklentilere sahip projelerin altına girmeye
alışık olduğunu belirtiyor. Nelson, kendilerini zorlayacak projelere
her zaman açık olduklarını belirtirken şunları ekliyor: “Kendimize
duyduğumuz güven ve içgüdülerimizle hareket etmeyi öğrendik.”
Rockstar’ın firma olarak, yaşayan şehirleri ve canlı atmosferleri çok
iyi bir biçimde tasvir ettiğini hepimiz biliyoruz. Grand Theft Auto
serisinin en büyük başarılarından biri de, oyunlarının bu
özelliklerini, serinin yeni çıkan her ürününde bir adım öteye götürmek
ve teknolojinin imkanlarını sonuna kadar kullanarak gerçekleştirmek
oldu. Önemli olan ise kurgunun ve hikayenin bu gelişimden payını
almasıydı. MP serisinin en göze çarpan yanı ise New York’un karanlık
atmosferini ve hikayenin dramatik yönünü, çizgi roman benzeri ara
sahneler ve sinematik kamera açıları ile tasvir etmesiydi. İşin aksiyon
yanı ise kısaca çok ama çok eğlenceliydi.
İlk oyunda, hayatını mahveden uyuşturucu kaçakçılarından intikam almak
isteyen Max, karşılaştığı derin devlet ve uyuşturucu komplosunun ördüğü
ağlara rağmen yolunu kaybetmeden, amacına ulaşmaya çalışıyordu. İki yıl
sonra başlayan ikinci oyunda ise “Temizleyiciler” adlı seri katil
grubuna ait bir olayı incelerken, geçmişten tanıdığı bir kadınla, Mona
Sax ile karşılaşıyor ve ilk oyundan da tanıdığımız gizli grupla
uğraşmak zorunda kalıyordu. Eğer halen ilk iki oyunu oynamadıysanız
daha vaktiniz var. Önümüzdeki Kış aylarında piyasaya çıkacak olan
MP3’ün önceki iki oyununu tüketmeniz, tarafımızdan ısrarla tavsiye
olunur. Peki ya serinin sonuncusunda Max, silahının dumanı tüten
namlularını hangi zavallılara doğrultacak?
Yaşadığı
gerilim ve acı dolu tecrübelerden sonra alkole ve acı dindiricilerine
olan bağımlılığı, Max’in New York Polis Teşkilatı’ndaki işini
kaybetmesine neden olur. New York’taki acı dolu hatıraları geride
bırakmak isteyen Max, mafyanın hüküm sürdüğü ve sivillerin %75’inin
silah taşıdığı Sao Paulo’ya, Brezilya’nın 20 milyonu aşkın nüfuslu
modern savaş alanına yerleşir. Bu kadar vahşi bir ortama adımını atan
Max’in, sakin bir hayat yaşama ihtimali olabilir mi? Max’in Sao
Paulo’ya gitmesi ilk etapta saçma gelebilir. Yaşadıklarından sonra suç
dolu bir şehre yerleşmenin, Max’e -ya da Sao Paulo halkına- pahalıya
patlayacağı aşikar. Max’in halen savaştığı bağımlılığının etkilerini
HUD’ından da fark edeceğiniz MP3’te, şu an bilemediğimiz -ve
yapımcıların ”kayıp yıllar” olarak nitelendirdiği- bu 12 yıl içinde
neler olduğu gizemi ise oyunun piyasaya çıkması ile kaybolacak.
Ayrıntıları paylaşmaktan kaçınan firma yetkileri ise şimdilik,
bağımlılıkları ile yeni evinde dibe batmış bir halde yaşamaya başlayan
Max’in, itibarı sorgulanabilir bazı bağlantıları sayesinde özel koruma
olarak işe alınacağı bilgisini paylaşıyor.
Karanlık New York atmosferinin “Max Payne” isimli herhangi bir oyun
için vazgeçilmez olduğunu düşünenler ağırlıkta. Tam anlamıyla bambaşka
bir atmosfere yerleştirilecek kurgunun başarıya ulaşma şansı üzerine
kafa yormadan önce, gelin 2015 yılının Sao Paulo’suna, Portekizli
yerleşimcilerin torunlarının nasıl yaşadığına göz gezdirelim. ”Favela”
olarak adlandırılan varoşların en yoğun olduğu ve dünya şehirleri
arasında en tehlikeli semtlerden oluşan Sao Paulo, resmi kaynaklarda
sanayisi ile öne çıksa da, şehir aslen uyuşturucu kartellerinin
elindedir. Acımasızlığıyla ün salmış, 1993 yılında Taubate
hapishanesinde sekiz hükümlü tarafından kurulan Primeiro Comanda da
Capital adlı çete, Sao Paulo’nun aynı adı taşıyan başkentini avucunun
içine almış, deyim yerindeyse iliğini kurutmaktadır. Geniş çaplı
hapishane ayaklanmalarından, toplu kaçışlardan, soygun, adam kaçırma ve
terörist aktivitelerden sorumlu tutulan bu oluşum ile rüşvete batmış
yerel polisin olduğu bir ortam hayal edin; üzerine de 15 milyon silahlı
sivil koyun. Ortam hem MP için, hem de Rockstar için daha uygun olamaz
değil mi? Gençlerde en fazla ölüm sebebinin, istatistiki olarak cinayet
oluşu kaçınılmaz bir hale geliyor. Kocaman bir şehir, tonlarca barut,
çelik ve uyuşturucu ile et ve kemik...
Bir düzineye yakın çalışan, şehir hakkında bilgi toplamak ve şehir
oyuna aktarılırken referans noktası olması açısından, Sao Paulo’nun
varoşlarının yüzlerce fotoğrafını çekmiş; hatta işi abartıp, yüzlerce
yerlinin üç boyutlu modellemelerini gerekli cihazlarla tarayarak oyuna
aktarmış. Sao Paulo’nun yerlileri, oyunda birer düşman olarak
betimlendiklerini duyunca ne tepki verirler bilemeyiz ancak
Rockstar’dakiler bir süre arkalarını kollasalar iyi ederler. Ekibin
elindeki bu kadar malzeme ile şehrin oyunda ne kadar gerçekçi
görüneceği konusunda kimsenin bir şüphesi kalmasın. Önceki oyunları
gibi MP3’te de aynı özeni gösteren firmanın konuyla ilgili yorumu şu
şekilde: ”Bu Rockstar! Ayrıntı, teknoloji, araştırma, kurgu ve hikaye!
Ve tabii ki tüm bunların bir araya getirilişi. Oyunlarımızın neden
gerçek ve doğru hissettirdiğinin nedeni bu.” Ayrıca firma yetkilileri,
gerçekten de kenar mahallede oturan ve düşük gelir düzeyli insanlarla
çalıştıklarından dolayı farklı güçlüklerle karşılaştıklarını da itiraf
ediyorlar.
Labirent
benzeri varoşları ile New York’tan çok farklı bir ortamda, kel, sakallı
ve kaslı Max, açıkçası biraz garip geliyor; hatta belki çoğumuz oyunu
oynarken, oynadığımız oyunun MP’den farklı bir oyun olduğu hissine
kapılabilir. Sonuçta 12 yıl, Max’e yapacağını yapmış. Firma, bu açığı
ise seslendirme, hikayenin anlatılış tarzı ve oynanış ile kapatmayı
planlıyor. Ancak ilk iki oyunda olduğu gibi oldukça ağır ve karanlık
bir atmosfere sahip olduğuna emin olabilirsiniz. Max’i ilk oyundakinden
farklı bir ismin seslendireceği MP3 için Nelson, büyük bir Hollywood
yıldızını beklemememizi ancak bu konuya özellikle özen gösterdiklerini
belirterek ekliyor: “Bizim için Max’in içsel monologları, oyunun halen
vazgeçilmezlerinden. Oyunun yeni atmosferine taşınması sizleri
yanıltmasın. MP dünyasındaki aldatma, ihanet ve acı konusunda yeni
oyunun hiçbir eksiği yok.” Allah Max’e kolaylık versin, ne diyelim. Sao
Paulo varoşları dışında da birçok mekana konuk olacağımız belirtilen
MP3’te, göze çarpan ilk konu, Favelalar’ın sağladığı ortam. Labirentten
farksız, kat yüksekliği değişken olan bu mahallelerde vuku bulan
çatışmalar gerçekten hareketli olacağa benziyor. Size sağladığı koruma,
ortaya çıkan düşmanlara da yarayabilir. Ne olursa olsun içinde silahlı
çatışmalara girmenin eğlenceli olacağı konusunda hem fikir olduğumuz
yapımcılar, şehrin tasarımına olabildiğince özen gösterdiklerini
belirtiyorlar.
Arka plan nasıl olursa olsun, MP halen tam gaz bir aksiyon oyunu. Yavaş
çekime geçtiğimiz kurşun zamanı (Bullet Time) modunun, farklı
şekillerde farklı oyunlarda kullanıldığının farkında olan ekip, MP’yi
eski tahtına çıkarmak için yeni ve orijinal fikirlere ihtiyaç duyduğunu
kabul ediyor. Bunun oldukça zorlayıcı olduğunu belirten ekip, başarıyı
ayrıntılarla yakalayacaklarına inanıyor. RAGE motoru ile tasarlanan
oyun, çatışma sahneleri için motorun nimetlerinden sonuna kadar
faydalanıyor. Gerçek dublörlerin hareketlerini yakalamak ve oyuna
aktarmak için NaturalMotion Euphoria animasyon teknolojisi
kullanılıyor. Hareketli modellemelerin tamamının bu yöntemle oyuna
aktarılmasıyla oyunun gerçekçilik konusunda bir eksiği kalmıyor.
Çevreyle etkileşimin neredeyse %100 hale getirildiği MP3’te, oyun
içinde çok ayrıntılı olmasa da basit bir tür korunma sisteminin de
olacağı kesinleşti. Oynarken gördüklerinizin olabildiğine gerçekçi
olabilmesi için elinden geleni yapan ekip, Max’in yaptığı her hareketin
sahip olduğu ayrıntı yoğunluğunu arttırmaya çalışıyor. Oyunu, zamanı
yavaşlatmadan da oynayabileceğimizi söyleyen ekip, haritalarda da
istediğimiz yönü seçebileceğimizi, dolayısıyla oyunu çok farklı
şekillerde oynayabileceğimizi belirtirken şunları ekliyor: “Siz nasıl
davranırsınız bilmem ama yapay zeka, duruma göre oldukça farklı
davranacak.” Çok daha akıcı bir oynanışa sahip olacak MP3’te, ayrıca
yeni bir kavram olan ”çevresel kurşun zamanı” kullanılıyor. Zamanı
yavaşlattığımızda ateş etmek veya hoplayıp zıplamaktan daha farklı
işler de yapabileceğiz; hatta bazı bölümleri geçebilmemiz için kurşun
zamanımızı daha mantıklı kullanmamız gerekebilir. Normal zamanda çok
zor olan bazı manevraları gerçekleştirebilmek için yavaşlatılmış zamana
ihtiyaç duyacağız. Ekip, konuyla ilgili olarak oyun içinde bizlere bol
bol sürpriz hazırladığını itiraf ediyor.
Peki ya MP3’ün multiplayer moda sahip olma ihtimali olduğunu söylersek
ne yaparsınız? Doğrulanmayan kaynaklardan aldığımız haberlere göre, Sao
Paulo’nun tehlikeli varoşlarında tek başınıza kalmayabilirsiniz.
Silahlarınızı, cephanelerinizi ve acı dindiricilerinizi hazır edin!
Co-operative ya da daha farklı bir tür multiplayer sistemin oyuna
adapte edileceği ihtimali üzerine yeni bağımlılığınıza hazır olmakta
fayda var.
Oyun
hakkında çok fazla bilinmez olsa da, şimdiye kadar gördüklerimizle,
oyunun hem Rockstar’ı, hem de MP serisini bir üst seviyeye taşıyacağını
söylemek yanlış olmaz. Oyunda ilerledikçe, firmanın ayrıntı konusunda
neden bu kadar ısrarcı olduğunu anlayacaksınız. Şehrin, etkileşimin ve
özellikle çatışmaların ortaya koyduğu görsel ve fiziksel ayrıntının
ulaştığı seviye neredeyse mükemmel. Geriye kalan bazı küçük ama güzel
ayrıntılardan bahsedelim: Bullet Time sırasında önemli anlarda, kamera
düşmana yakın çekim yapacak. Max, yere ”konduktan” sonra da yerde veya
yerden kalkarken ateş edebilecek. Ayrıca Max, aldığı yaralardan dolayı
son nefesini verirken reflekslerinizle katilinizin işini
bitirebilirseniz, kahramanımıza bir şans daha verebileceksiniz. Yapımcı
ekip, ”Yaptığımız oyunun ilk amacı eğlence! Dünyayla iletişimini,
silahı ile kuran bir adamı oynadığınız bir oyunda, sağa - sola ateş
etmek -birilerini vurun ya da vurmayın- kesinlikle ama kesinlikle
eğlenceli olmalı.“ diyor. Yaptıkları oyunlara baktığımızda, firmanın
bizleri şimdiye kadar oldukça eğlendirdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Yeni mekanı ve yeni görünüşü ile Max’in yeni oyununun, gerçek başarıya
ulaşmasında geriye kalan etkenler hikayesi ve kurgusu. 12 yılda bir
insanı bu hale getiren olaylar -ilk oyunda çektikleri yetmezmiş gibi-
oldukça merak uyandırıcı gerçekten. Kurgu ve hikaye kısmını
halledebilirlerse Max’in önünde hiçbir şey duramayacak gibi görünüyor.
Gerçek bir çeteyi ve şehri,
tüm gerçekliğiyle -kurgu bir gelecekte dahi olsa- kendi oyunları içinde
kullanmalarına, çete mensupları ne der merak ediyoruz. Ününe
oynanışının ve karanlık atmosferinin başarılı bir biçimde aktarılışı
ile kavuşan MP, sizlere üçüncü oyunu ile şu ana kadar tatmadığınız bir
tecrübeyi yaşatacak gibi.
ANA SAYFASI
HTML Code:
http://www.rockstargames.com/maxpayne3/
edip ortalığı birbirine katan Max Payne (MP), hızını alamamış olacak ki
üçüncü oyunuyla, kötü kalplilere kendi bildikleri yöntemlerle, barut ve
çelikle tekrar gerekli cevabı vermek için dönüyor.
İşini,
ailesini ve hayatını, kısacası her şeyini yitiren Max bize neler
getiriyor? En son 2003’te gördüğümüz Max, son 12 yılda oldukça
değişmiş; neredeyse tanınmaz halde. Hayatın zorlukları ve şeytani
düşmanlarının yüzünde bıraktıkları, birkaç basit kırışıklıktan ibaret
değil. Kilo kaybetmiş, saçlarını da... Sakallı, ince ve kaslı yapısı
ile eski bir polisten çok kanun kaçağına benziyor. Bu adama ne oldu da
bu hale geldi? Karakterin bu kadar değiştirilmesinin riskli olduğunu
belirten Rockstar Sanat Yönetmeni Rob Nelson, şunları ekliyor:
“Başarılı olmuş ve kült haline gelmiş bir eserin ana karakterinde bu
kadar temel değişiklikler yapmak gerçekten ustalık isteyen, dikkat
gerektiren bir iş.” Oyunun ve dolayısıyla Max’in benimsenen ve
beğenilen yanlarını korumak zorunda olduklarını belirten Nelson, aynı
zamanda değişim ve gelişimin de şart olduğunu belirtiyor. Oyunun
haklarını Remedy’den satın alan Rockstar, zaten vahşet içerikli
aksiyonlarda kendini birçok kez kanıtladı. Oyunun eski yapımcısının
yaptıkları işe saygı duyduklarını belirten Nelson, yeni oyunun da
önceki oyunların yıllar önce yarattığı etkiyi yaratacağından oldukça
emin.
Projenin
güçlüğü tartışılmaz. Rockstar’ın aksiyon konusunda olmasa da, kurgu ve
hikaye konusunda ilk iki oyunun başardıklarına ulaşması gerçekten güç.
Ancak firma bu tarz yüksek beklentilere sahip projelerin altına girmeye
alışık olduğunu belirtiyor. Nelson, kendilerini zorlayacak projelere
her zaman açık olduklarını belirtirken şunları ekliyor: “Kendimize
duyduğumuz güven ve içgüdülerimizle hareket etmeyi öğrendik.”
Rockstar’ın firma olarak, yaşayan şehirleri ve canlı atmosferleri çok
iyi bir biçimde tasvir ettiğini hepimiz biliyoruz. Grand Theft Auto
serisinin en büyük başarılarından biri de, oyunlarının bu
özelliklerini, serinin yeni çıkan her ürününde bir adım öteye götürmek
ve teknolojinin imkanlarını sonuna kadar kullanarak gerçekleştirmek
oldu. Önemli olan ise kurgunun ve hikayenin bu gelişimden payını
almasıydı. MP serisinin en göze çarpan yanı ise New York’un karanlık
atmosferini ve hikayenin dramatik yönünü, çizgi roman benzeri ara
sahneler ve sinematik kamera açıları ile tasvir etmesiydi. İşin aksiyon
yanı ise kısaca çok ama çok eğlenceliydi.
İlk oyunda, hayatını mahveden uyuşturucu kaçakçılarından intikam almak
isteyen Max, karşılaştığı derin devlet ve uyuşturucu komplosunun ördüğü
ağlara rağmen yolunu kaybetmeden, amacına ulaşmaya çalışıyordu. İki yıl
sonra başlayan ikinci oyunda ise “Temizleyiciler” adlı seri katil
grubuna ait bir olayı incelerken, geçmişten tanıdığı bir kadınla, Mona
Sax ile karşılaşıyor ve ilk oyundan da tanıdığımız gizli grupla
uğraşmak zorunda kalıyordu. Eğer halen ilk iki oyunu oynamadıysanız
daha vaktiniz var. Önümüzdeki Kış aylarında piyasaya çıkacak olan
MP3’ün önceki iki oyununu tüketmeniz, tarafımızdan ısrarla tavsiye
olunur. Peki ya serinin sonuncusunda Max, silahının dumanı tüten
namlularını hangi zavallılara doğrultacak?
Yaşadığı
gerilim ve acı dolu tecrübelerden sonra alkole ve acı dindiricilerine
olan bağımlılığı, Max’in New York Polis Teşkilatı’ndaki işini
kaybetmesine neden olur. New York’taki acı dolu hatıraları geride
bırakmak isteyen Max, mafyanın hüküm sürdüğü ve sivillerin %75’inin
silah taşıdığı Sao Paulo’ya, Brezilya’nın 20 milyonu aşkın nüfuslu
modern savaş alanına yerleşir. Bu kadar vahşi bir ortama adımını atan
Max’in, sakin bir hayat yaşama ihtimali olabilir mi? Max’in Sao
Paulo’ya gitmesi ilk etapta saçma gelebilir. Yaşadıklarından sonra suç
dolu bir şehre yerleşmenin, Max’e -ya da Sao Paulo halkına- pahalıya
patlayacağı aşikar. Max’in halen savaştığı bağımlılığının etkilerini
HUD’ından da fark edeceğiniz MP3’te, şu an bilemediğimiz -ve
yapımcıların ”kayıp yıllar” olarak nitelendirdiği- bu 12 yıl içinde
neler olduğu gizemi ise oyunun piyasaya çıkması ile kaybolacak.
Ayrıntıları paylaşmaktan kaçınan firma yetkileri ise şimdilik,
bağımlılıkları ile yeni evinde dibe batmış bir halde yaşamaya başlayan
Max’in, itibarı sorgulanabilir bazı bağlantıları sayesinde özel koruma
olarak işe alınacağı bilgisini paylaşıyor.
Karanlık New York atmosferinin “Max Payne” isimli herhangi bir oyun
için vazgeçilmez olduğunu düşünenler ağırlıkta. Tam anlamıyla bambaşka
bir atmosfere yerleştirilecek kurgunun başarıya ulaşma şansı üzerine
kafa yormadan önce, gelin 2015 yılının Sao Paulo’suna, Portekizli
yerleşimcilerin torunlarının nasıl yaşadığına göz gezdirelim. ”Favela”
olarak adlandırılan varoşların en yoğun olduğu ve dünya şehirleri
arasında en tehlikeli semtlerden oluşan Sao Paulo, resmi kaynaklarda
sanayisi ile öne çıksa da, şehir aslen uyuşturucu kartellerinin
elindedir. Acımasızlığıyla ün salmış, 1993 yılında Taubate
hapishanesinde sekiz hükümlü tarafından kurulan Primeiro Comanda da
Capital adlı çete, Sao Paulo’nun aynı adı taşıyan başkentini avucunun
içine almış, deyim yerindeyse iliğini kurutmaktadır. Geniş çaplı
hapishane ayaklanmalarından, toplu kaçışlardan, soygun, adam kaçırma ve
terörist aktivitelerden sorumlu tutulan bu oluşum ile rüşvete batmış
yerel polisin olduğu bir ortam hayal edin; üzerine de 15 milyon silahlı
sivil koyun. Ortam hem MP için, hem de Rockstar için daha uygun olamaz
değil mi? Gençlerde en fazla ölüm sebebinin, istatistiki olarak cinayet
oluşu kaçınılmaz bir hale geliyor. Kocaman bir şehir, tonlarca barut,
çelik ve uyuşturucu ile et ve kemik...
Bir düzineye yakın çalışan, şehir hakkında bilgi toplamak ve şehir
oyuna aktarılırken referans noktası olması açısından, Sao Paulo’nun
varoşlarının yüzlerce fotoğrafını çekmiş; hatta işi abartıp, yüzlerce
yerlinin üç boyutlu modellemelerini gerekli cihazlarla tarayarak oyuna
aktarmış. Sao Paulo’nun yerlileri, oyunda birer düşman olarak
betimlendiklerini duyunca ne tepki verirler bilemeyiz ancak
Rockstar’dakiler bir süre arkalarını kollasalar iyi ederler. Ekibin
elindeki bu kadar malzeme ile şehrin oyunda ne kadar gerçekçi
görüneceği konusunda kimsenin bir şüphesi kalmasın. Önceki oyunları
gibi MP3’te de aynı özeni gösteren firmanın konuyla ilgili yorumu şu
şekilde: ”Bu Rockstar! Ayrıntı, teknoloji, araştırma, kurgu ve hikaye!
Ve tabii ki tüm bunların bir araya getirilişi. Oyunlarımızın neden
gerçek ve doğru hissettirdiğinin nedeni bu.” Ayrıca firma yetkilileri,
gerçekten de kenar mahallede oturan ve düşük gelir düzeyli insanlarla
çalıştıklarından dolayı farklı güçlüklerle karşılaştıklarını da itiraf
ediyorlar.
Labirent
benzeri varoşları ile New York’tan çok farklı bir ortamda, kel, sakallı
ve kaslı Max, açıkçası biraz garip geliyor; hatta belki çoğumuz oyunu
oynarken, oynadığımız oyunun MP’den farklı bir oyun olduğu hissine
kapılabilir. Sonuçta 12 yıl, Max’e yapacağını yapmış. Firma, bu açığı
ise seslendirme, hikayenin anlatılış tarzı ve oynanış ile kapatmayı
planlıyor. Ancak ilk iki oyunda olduğu gibi oldukça ağır ve karanlık
bir atmosfere sahip olduğuna emin olabilirsiniz. Max’i ilk oyundakinden
farklı bir ismin seslendireceği MP3 için Nelson, büyük bir Hollywood
yıldızını beklemememizi ancak bu konuya özellikle özen gösterdiklerini
belirterek ekliyor: “Bizim için Max’in içsel monologları, oyunun halen
vazgeçilmezlerinden. Oyunun yeni atmosferine taşınması sizleri
yanıltmasın. MP dünyasındaki aldatma, ihanet ve acı konusunda yeni
oyunun hiçbir eksiği yok.” Allah Max’e kolaylık versin, ne diyelim. Sao
Paulo varoşları dışında da birçok mekana konuk olacağımız belirtilen
MP3’te, göze çarpan ilk konu, Favelalar’ın sağladığı ortam. Labirentten
farksız, kat yüksekliği değişken olan bu mahallelerde vuku bulan
çatışmalar gerçekten hareketli olacağa benziyor. Size sağladığı koruma,
ortaya çıkan düşmanlara da yarayabilir. Ne olursa olsun içinde silahlı
çatışmalara girmenin eğlenceli olacağı konusunda hem fikir olduğumuz
yapımcılar, şehrin tasarımına olabildiğince özen gösterdiklerini
belirtiyorlar.
Arka plan nasıl olursa olsun, MP halen tam gaz bir aksiyon oyunu. Yavaş
çekime geçtiğimiz kurşun zamanı (Bullet Time) modunun, farklı
şekillerde farklı oyunlarda kullanıldığının farkında olan ekip, MP’yi
eski tahtına çıkarmak için yeni ve orijinal fikirlere ihtiyaç duyduğunu
kabul ediyor. Bunun oldukça zorlayıcı olduğunu belirten ekip, başarıyı
ayrıntılarla yakalayacaklarına inanıyor. RAGE motoru ile tasarlanan
oyun, çatışma sahneleri için motorun nimetlerinden sonuna kadar
faydalanıyor. Gerçek dublörlerin hareketlerini yakalamak ve oyuna
aktarmak için NaturalMotion Euphoria animasyon teknolojisi
kullanılıyor. Hareketli modellemelerin tamamının bu yöntemle oyuna
aktarılmasıyla oyunun gerçekçilik konusunda bir eksiği kalmıyor.
Çevreyle etkileşimin neredeyse %100 hale getirildiği MP3’te, oyun
içinde çok ayrıntılı olmasa da basit bir tür korunma sisteminin de
olacağı kesinleşti. Oynarken gördüklerinizin olabildiğine gerçekçi
olabilmesi için elinden geleni yapan ekip, Max’in yaptığı her hareketin
sahip olduğu ayrıntı yoğunluğunu arttırmaya çalışıyor. Oyunu, zamanı
yavaşlatmadan da oynayabileceğimizi söyleyen ekip, haritalarda da
istediğimiz yönü seçebileceğimizi, dolayısıyla oyunu çok farklı
şekillerde oynayabileceğimizi belirtirken şunları ekliyor: “Siz nasıl
davranırsınız bilmem ama yapay zeka, duruma göre oldukça farklı
davranacak.” Çok daha akıcı bir oynanışa sahip olacak MP3’te, ayrıca
yeni bir kavram olan ”çevresel kurşun zamanı” kullanılıyor. Zamanı
yavaşlattığımızda ateş etmek veya hoplayıp zıplamaktan daha farklı
işler de yapabileceğiz; hatta bazı bölümleri geçebilmemiz için kurşun
zamanımızı daha mantıklı kullanmamız gerekebilir. Normal zamanda çok
zor olan bazı manevraları gerçekleştirebilmek için yavaşlatılmış zamana
ihtiyaç duyacağız. Ekip, konuyla ilgili olarak oyun içinde bizlere bol
bol sürpriz hazırladığını itiraf ediyor.
Peki ya MP3’ün multiplayer moda sahip olma ihtimali olduğunu söylersek
ne yaparsınız? Doğrulanmayan kaynaklardan aldığımız haberlere göre, Sao
Paulo’nun tehlikeli varoşlarında tek başınıza kalmayabilirsiniz.
Silahlarınızı, cephanelerinizi ve acı dindiricilerinizi hazır edin!
Co-operative ya da daha farklı bir tür multiplayer sistemin oyuna
adapte edileceği ihtimali üzerine yeni bağımlılığınıza hazır olmakta
fayda var.
Oyun
hakkında çok fazla bilinmez olsa da, şimdiye kadar gördüklerimizle,
oyunun hem Rockstar’ı, hem de MP serisini bir üst seviyeye taşıyacağını
söylemek yanlış olmaz. Oyunda ilerledikçe, firmanın ayrıntı konusunda
neden bu kadar ısrarcı olduğunu anlayacaksınız. Şehrin, etkileşimin ve
özellikle çatışmaların ortaya koyduğu görsel ve fiziksel ayrıntının
ulaştığı seviye neredeyse mükemmel. Geriye kalan bazı küçük ama güzel
ayrıntılardan bahsedelim: Bullet Time sırasında önemli anlarda, kamera
düşmana yakın çekim yapacak. Max, yere ”konduktan” sonra da yerde veya
yerden kalkarken ateş edebilecek. Ayrıca Max, aldığı yaralardan dolayı
son nefesini verirken reflekslerinizle katilinizin işini
bitirebilirseniz, kahramanımıza bir şans daha verebileceksiniz. Yapımcı
ekip, ”Yaptığımız oyunun ilk amacı eğlence! Dünyayla iletişimini,
silahı ile kuran bir adamı oynadığınız bir oyunda, sağa - sola ateş
etmek -birilerini vurun ya da vurmayın- kesinlikle ama kesinlikle
eğlenceli olmalı.“ diyor. Yaptıkları oyunlara baktığımızda, firmanın
bizleri şimdiye kadar oldukça eğlendirdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Yeni mekanı ve yeni görünüşü ile Max’in yeni oyununun, gerçek başarıya
ulaşmasında geriye kalan etkenler hikayesi ve kurgusu. 12 yılda bir
insanı bu hale getiren olaylar -ilk oyunda çektikleri yetmezmiş gibi-
oldukça merak uyandırıcı gerçekten. Kurgu ve hikaye kısmını
halledebilirlerse Max’in önünde hiçbir şey duramayacak gibi görünüyor.
Gerçek bir çeteyi ve şehri,
tüm gerçekliğiyle -kurgu bir gelecekte dahi olsa- kendi oyunları içinde
kullanmalarına, çete mensupları ne der merak ediyoruz. Ününe
oynanışının ve karanlık atmosferinin başarılı bir biçimde aktarılışı
ile kavuşan MP, sizlere üçüncü oyunu ile şu ana kadar tatmadığınız bir
tecrübeyi yaşatacak gibi.
ANA SAYFASI
HTML Code:
http://www.rockstargames.com/maxpayne3/